MENU

Coinler

Borsalar

Bitcoin (BTC)
$ 72,084.86 2,580.96 (% 3.71)
Ethereum (ETH)
$ 4,038.91 133.93 (% 3.43)
XRP (XRP)
$ 0.727106 0.113616 (% 18.52)
Binance Coin (BNB)
$ 519.52 -11.81 (% -2.22)
Tether (USDT)
$ 1.00 0 (% -0.12)
Litecoin (LTC)
$ 105.01 16.80 (% 19.04)
Cardano (ADA)
$ 0.774866 0.057416 (% 8.00)
Bitcoin Cash (BCH)
$ 443.57 17.63 (% 4.14)
Ethereum Classic (ETC)
$ 37.783474 1.333105 (% 3.66)
Stellar (XLM)
$ 0.15958 0.01918 (% 13.66)
Cosmos (ATOM)
$ 13.68 0.54 (% 4.14)
EOS (EOS)
$ 1.24 0.09 (% 8.19)
TRON
$ 0.133004 -0.001235 (% -0.92)
Tezos (XTZ)
$ 1.508825 0.086660 (% 6.09)
NEO (NEO)
$ 18.02 1.05 (% 6.18)
Dash (DASH)
$ 43.44 3.21 (% 7.99)
Holo (HOLO)
$ 0.003539 0.000008 (% 0.23)
Basic Attention Token (BAT)
$ 0.218578 -0.000524 (% -0.24)

Kurlarda neden rekor seviyeleri konuştuk?

2017 yılının yavaş yavaş sonuna yaklaşıyoruz. Gelecek hafta kasım ayının son haftası ve veri takvimi açısından dış piyasayı yakından takip ediyor olacağız. İç piyasada ise gündemimiz aynı. Dolayısıyla veriler ikinci planda kalmaya devam edecektir.

PEKİ BU HAFTA NELER OLDU VE KURLARDA NEDEN REKOR SEVİYELERİ KONUŞTUK?

Aslında, Türk varlıkları için yeni bir gelişme yok. Eylül ayının sonlarına doğru Irak referandumuyla başlayan huzursuzluk, ardından dışarıda güçlenmek isteyen ABD Doları, ABD-Türkiye arasında vize krizinin gündeme gelmesi, Türkiye-Nato ilişkisindeki belirsizlik ve Türkiye’de çift haneli enflasyon rakamları, TL’nin kırılganlığının sürmesine neden olan en önemli etkenler olarak karşımıza çıkıyor. Buna ek olarak yabancıların tahvil bono piyasasında, işlem hacminin darlığı nedeniyle satış yapamayıp bu nedenle kur tarafında zarar etmemek için kendilerini koruma altına alma amaçlı yaptıkları dolar alımları da etkili oldu.  Bu gelişmeler ise Türk Lirasının majör para birimleri karşısında değer kaybetmesine, faizlerin rekor seviyelere yükselmesine neden oluyor. BIST 100 endeksi ise bu haftayı 103 bin seviyesine kadar düşüş kaydederek momentumunu kaybettiğini gösterdi. Geçen haftanın endeks için en önemli teknik gelişmesi 106800 seviyesindeki 50-günlük ortalamasının altına gerilemesiydi. Bu teknik olarak zayıflığı işaret eden önemli bir gösterge.

Bunları konuşurken, ocak ayından beri oyuna dahil olan TCMB’nin kasım ayında daha baskın olduğunu gözlemliyoruz. TCMB, son dönemde yapmış olduğu hamlelerle, TL varlıklar üzerindeki tansiyonun azalmasına neden olmaya çalışıyor. Ancak, şunu söylemekte yarar var, TL’deki negatif ayrışmanın TCMB’nin kontrolü dışında olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla, TCMB’nin hamleleri senaryoda büyük bir değişiklik yaratmıyor. O yüzden, piyasa TCMB’den aralık ayında bir faiz artışı bekliyor. 14 Aralık tarihinde yılın son toplantısını yapacak olan TCMB eğer TL’deki tablo daha da kötüye giderse faiz ile piyasaya müdahalesini yapmak isteyebilir. TCMB, beklenildiği gibi faiz artışına gitse bile dış piyasada önümüzdeki günlerde güçlenmek isteyen bir Dolar olacak ve bu durum karşısında faizlerle bile kurlardaki oynaklığın önüne geçmek zor olabilir. Dolayısıyla, TCMB’nin faiz oranlarında yapacağı olası değişikliklerin şiddeti kurlar üzerinde oluşturacağı etkiyi belirleyecek.

Şu ihtimali de paylaşmak isterim. Piyasada oynaklık hala yüksek ve 14 Aralık tarihinden önce eğer kurlarda rekor seviyeler test edilmeye devam ederse bu durum karşısında TCMB PPK gününden önce gerekli gördüğü bir zamanda olağanüstü toplanabilir. Bunu, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem’de açıklamalarında değindi çünkü Sn. Cemil Ertem, gerekli görürse TCMB toplantı takviminin dışında da müdahalesini gerçekleştirebilir ifadesini kullandı. Bu durum şimdilik en kötü senaryo için düşünülmekte. Dolayısıyla, en iyi senaryo TCMB’nin 14 Aralık gününü beklemesi yönünde.
Piyasalar, TCMB’den aralık ayında bir faiz artırımı bekliyor ancak bu beklentinin nasıl oluştuğuna da bakmak gerekir. Sonuçta, ocak ayında da rekor seviyeleri konuşmuş ve TCMB faizlerde çok büyük değişiklik yapmamış, repo ihaleleri yerine döviz depo ihalelerini açmaya başlamış ve sıkı duruşunu korumaya devam edeceğini yinelemişti. Kısacası, TCMB’nin şöyle bir politikası var. İç piyasadaki oynaklıkta hemen faiz hamlesine koşmuyor.

Öncelikle, global çapta piyasaya bakıyor ve TL’deki oynaklığın kendine mi has değil mi olduğunu inceliyor ona göre duruşunu belirliyor. Bu koşullar altında, eylül ayının sonundan bu yana TL’deki artan kırılganlık kasım ayında TCMB’nin daha baskın bir şekilde piyasada kendisini hissettirmesine neden olmuş ve aralık ayı faiz artırma beklentilerini de bu şekilde ön plana çıkarmıştır.

TCMB BU SÜREÇTE NELER YAPTI?

*06 Kasım, TCMB reeskont kredilerinde değişiklik, buradaki amaç, şirketlerin kur riski konusunda elini rahatlatmaktı.

*06 Kasım, TCMB’nin zorunlu karşılıklarla ilgili değişikliği, döviz likiditesini ayarlamaya yönelik ve bankaları rahatlatmak amacıyla yapılan bir hamle olarak yorumlanabilir.

*18 Kasım, TCMB TL uzlaşmalı vadeli döviz satım ihalesi duyurusunu yaptı ve yıl sonuna kadar 3 milyar dolar satışın olacağı planladıklarını belirtti. TCMB bankalara döviz vermeyecek, fiili olarak bir döviz alım satımı olmayacak, vade sonunda oluşan kur farkı TL cinsinden ödenecek. Amaç, Döviz likiditesini sağlamak ve oynaklığı gidermek. 20 Kasım gününden bu yana bu ihalesini gerçekleştiriyor.

*21 Kasım, TCMB’den “örtülü faiz artışı” hamlesi geldi. Aralık ayı faiz artırma ihtimalini güçlendiren hamlesi bu oldu. Merkez Bankası faiz koridorunu %12.25 seviyesine kadar yükseltti. Bankalara tüm fonlamayı %12.25’ten vereceğini duyurmuş oldu. Aynı zamanda, borçlanma limitlerini iki katına çıkararak bankalara likidite teminatı da vermiş oldu.

Yukarıda saydıklarım, TCMB’nin genel olarak döviz likiditesini yönetmek, iç piyasayı rahatlatmak amacıyla yapmış olduğu hamleler olarak piyasalarda yorumlanıyor. Ama, yazının üst kısmında da belirttiğim gibi bu hamleler şimdilik büyük bir değişiklik yaratmış değil. Sadece, tansiyonun bir nebze de olsa azalmasına neden olmuş durumda ancak bunlar bile kurların yukarı yönde gitme iştahını törpüleyemiyor.

Yazının girişinde saydığım başlıklar arasında ağırlığın jeopolitik riskler olduğu görülmekte. Bu riskler, Türkiye’ye yönelik risk algısının bozulmasına neden olurken, Türkiye’nin 5 yıllık CDS rakamının sert bir şekilde tepki vermesini tetikledi. Bu hafta, CDS rakamı 220 puan ile haftanın en yükseğine sıçramışken aynı zamanda nisan ayının sonundan bu yana görülmeyen seviyeye yükselmiş oldu. Bu durumunda TL’nin üzerinde negatif bir etki yarattığını söylemek mümkün. Bugüne baktığımda, CDS rakamında son iki gündür bir yumuşama var 207 puana gerilemiş gözüküyor. Hala riskler var ve risk algısında iyileşmenin olduğunu söylemek içinde erken. Dolayısıyla, CDS rakamı 160 puan ile yılın en düşük seviyelerini test etmişti ve yeniden bu seviye hatta bu seviyenin de altına doğru geri çekilmesi demek risk algısında iyileşmenin göstergesi olarak yorumlanabilir. Ama dediğim gibi şimdilik bu durum biraz erken.

Son olarak dış piyasada güçlenmek isteyen ama bu hafta temkinli olan ABD Dolarına değinelim.

Bu hafta, Fed’in 31 Ekim-01 Kasım tarihlerinde yapmış olduğu toplantısının tutanakları açıklandı. Aslında, tutanaklarda yeni bir gelişme yok. Enflasyon endişesine vurgu yapılırken, aralık ayı faiz artırma ihtimalinin hala masada olduğu görülmekte. Bunlar piyasaların bildiği maddeler ancak bu hafta piyasalar kendisine tutanakları bahane etti ve “güvercin tonda” algılanan tutanaklar, Doların gevşemesine neden olmuş durumda. Gelecek hafta, ABD’de 3.çeyrek ikinci okuma GSYIH rakamları, Core PCE dediğimiz “çekirdek kişisel tüketim harcamaları endeksi” verileri takip edilecek. ABD için majör veriler olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla, gelecek hafta iyi verilerin Doların güçlenmesini destekleyeceğini düşünüyorum. Kısacası, Doların bu temkinli seyri kısa süreli olarak değerlendirilebilir. Aynı zamanda, Fed’in 12-13 Aralık toplantısına doğru zaman daralıyor ve bir faiz artışı bekleniyor. Toplantı öncesi beklentilerin satın alınacağını düşünürsek, Doların bir süre güçlenmesini beklemek mümkün.

Güçlenmek isteyen Doların ise gelişmekte olan ülke piyasalarını rahatsız edebilir. Kasım ayında GOP’lardan fon çıkışları hızlanmıştı. Doların güçlenme şiddeti daha da artarsa bu durumda GOP’lardaki seyrin daha da bozulmasına, gelişmekte olan ülke para birimlerinin ABD Doları karşısında daha da değer kaybetmesine ve kırılgan olan TL’nin bu durumdan daha da negatif etkilenmesine neden olacaktır.

Şimdilik, iç piyasadaki hassas dönemi yakından takip ederken, dış piyasada kabuğundan kırılmayı bekleyen bir ABD Doları olduğunu da unutmamakta yarar var. Doların güçlenme çabası ise iç piyasayı da huzursuz edeceği gibi USD/TL ve EUR/TL kurlarındaki yukarı yönde tepkilerin sürmesine neden olabileceğini de belirtmek isterim.

Son olarak, USD/TL kuru için kısmi bir rahatlama göstergesi olarak 3.90 seviyesinin altında kapanışların görülmesi gerekebilir. Ancak, şu koşullar altında kurda geri çekilmelerin sınırlı kalması beklenebilir ve bir süre daha 3.90-4.00 aralığını kurda konuşmaya devam edebiliriz. Kurda tansiyonun ciddi şekilde ortadan kalktığını söylememiz için 3.8440 seviyesinin altına gerilemeler görmemiz gerekli. Ancak şimdilik bu noktadan çok uzağız.
EUR/TL içinse 4.60 seviyesinin altı satış baskısı açısından kritik olabilir. EUR/TL kurundaki yükseliş USD/TL’ye göre daha şiddetli olurken zaman zaman Euro’nun global piyasalarda güçlenmesi de bu durumu tetikledi ve EUR/TL kuru 4.67’lere kadar yükselmiş oldu ve rekorunu tazeledi. Dolayısıyla, 4.67 bölgesini direnç olarak takip etmeye devam ederken, kurun 4.65 ısrarının ise yukarı yönde tepki verme isteğini koruduğu olarak yorumlanabilir.

Yasal Uyarı Notu: Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.